17 Şubat 2015 Salı

Yazının Tarihine Ufak Bir Bakış



Sonunda Blog yavaş yavaş düzene oturuyor , farklı konular hakkındaki yazılarımız da devam ediyor bu sefer Tarih-Kitap ve Yazının bahsetmemiş olduğum bölümünden; Tarihten, biraz  bahsetmek istiyorum. 

Yazı ve tarih diyince, hepimizin aklına mutlaka yazıyı "icat" eden yani ilk defa kullanan toplum Sümerler gelmektedir. Daha çok bir Mezopotamyalı halk olarak anılan Sümerler'in geç kalkalotik çağda bu coğrafyaya geldiklerini biliyoruz. (Kalkalotik çağ : İ.Ö 5.000-İ.Ö 3.000 ) Coğrafi olarak çok daha önce yerleşime elveren , kuzey Mezopotamya'ya nazaran daha az gelişmiş güneye yerleşen Sümer toplumu, bu bölgedeki kültürü kuzeyin çok daha ilerisine taşımışlardır. Bunun sebebi ise bölgeye gelirken yanlarında "yazı" gibi gelişkin bir aracı taşımalarından kaynaklanır. "Gelirken" diyorum çünkü Asyanik kökenli bir dile sahip olan Sümerlerin indus ırmağı vadisinde izlerine rastlanılmış bulunmakta, yani daha doğudan mezapatomyaya göçüp geldikleri aşikar bir durum. 

Yerleştikleri topraklara nazaran daha gelişmiş bir durumda olan bu toplum ; Mısır'ı , ön Asyayı, Anadoluyu ve dolaylı olarak da batı uygarlıklarını etkilemişlerdir. Yazının ilk bulunuşu Sümer şehrinin Uruk kenti höyüğü 4.tabakası 6.evresinde ve İ.Ö 3.200 yılına tarihleniyor. Bu tarih yazının bulunuşu olarak ilk ve ortaögretimin yetersiz tarih kitaplarında nitelendirilen tarih olma özelliğini inatla korusa da, bu cümleden çoğu öğrencinin anladığı yanlış algı; yazının tüm dünyada aynı anda kullanılmaya başladığı yönündedir. Fakat her coğrafi bölge tarihi veya tarih öncesi devirleri farklı zamanlarda yaşamıştır. 

İlk başlarda resim yazısı şeklinde olan Sümer yazısına sonraları pratiklik kazandırılmaya çalışılınca çivi yazısı formuna ulaşılmış ve İ.Ö. 2.850-2.350 yılları arasında gelişim gösteren yazı, bu aşamada geniş kompozisyonlar yazmaya elverecek şekilde geliştiği için , 3.200 den bu döneme kadar geçen yazının ilk evrelerine protohistorik çağ denilmiştir. Anadolu' ya yazının uğraması ise Orta Tunç Çağı denilen İ.Ö.2.000-İ.Ö.1.500 yılları arasına denk gelir , Anadolu'nun tarihsel devirlere geçmesini sağlayan unsur ise İ.Ö 2.000li yılların ilk çağlarında yaşanan Asur ticaret kolonileri çağıdır , Asurlu tüccarlar Anadolu coğrafyasının doğusu ve güneyindeki kentlerin etraflarına ticaret yapacakları küçük yerleşikeler kurmuş (karum) ve burada kullandıkları belgeleri Asur çivi yazısı ile yazmışlardır. Fakat Hititler'in etkin ve hakim olmasıyla Asur'lular ve Asur çivi yazısı Anadolu topraklarını İ.Ö.1.750 yıllarında terketmiştir. Hititler ise Asurlu tüccarlar ile olan ilişkilerine rağmen , 100 yıl sonra kendilerine niye Asur çivi yazısı yerine Babil çivi yazısını , Hititçe yazı olarak seçmişler hala gizemini koruyan bir durumdur.


Hitit  toplumunda , çivi yazısı sadece devlet arşivlerinde ve diğer belgelerinde kullanıldığı için imparatorluk çivi yazısını 450 yıl kullanıp yıkılınca bu yazı halkın arasında yayılmadığı için yazı ortadan kalkmıştır ve bu devire karanlık devir denir. Sonrasında ise halkın kullanmış olduğu Hitit hiyeroglif yazısı; oluşan geç Hitit beylikleri döneminde kullanılmıştır. Yazının doğup , zor geçen çocukluğuna değindim çünkü istikararli bir şekilde gelişip aynı anda her yerde kullanılmaya başlamadığını belirtmek istedim , dediğim gibi Her coğrafya her deviri ayrı yıllarda yaşamıştır ,  nitekim 3.200 yılında yazı sümer sehirinde bulunsada Anadoluya girmesi bin yıldan uzun sürmüştür. Ve zaman geçtikçe de her toplum kendilerine ve dillerine göre bu aracı uyarlayıp kullanmışlardır. Aynı zamanda yazının uzun süre sadece belli bir zümre tarafından kullanılması da o zümrenin ortadan kalkması sonucu gelişimini geciktirmiştir. Az çok ve özetle yazı ilk zamanlar bu yollardan geçmiş ve toplumlar tarafından bu şekilde ele alınmıştır tabi ki yazılacak çok şey olmasına rağmen konuyu da burada çok uzatmak istemiyorum ama şu iki kitabı sizlerle tanıştırayım:


Yazı üzerine yazılmış olan , aldığım iki kitap oldu geçen hafta, biri dünya üzerinde bütün var olmuş alfabeleri, yazıları içeren güzel bir kitap İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkmış ve Carl Faulmann tarafından hazırlanmış oldukça detaylı olan 'Yazı Kitabı'.


Diğeri ise YKY 'nin kültür serisinden 'Yazı İnsanlığın Belleği'. Burada da çivi yazısının hangi araçlar yardımıyla nasıl yazıldğından tutun da , kitap basımına ve harflerin evrimine kadar bol görsel ile renklendirilmiş bir Kitap ikisinide tavsiye ederim. Hem bilgilendirici hem de eğlenceli. Umarım hem yazıyı hemde kitapları seversiniz :)

Sevgiler
Historian

13 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler bu değerli bilgiler için. Kitapları da çok merak ettim, Türkiye'ye gelişimde edineyim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faydalı bulmanıza çok sevindim, Evet kitaplari tavsiye ederim oldukça kapsamlı bir şekilde gösterilmiş alfabeler, görmeniz lazım :)

      Sil
  2. Tahmin edebiliyorum. İnternetten baktım burada İngilizce ya da Fransızca bulur muyum kitapları diye ama Carl Faulmann Almanca var sadece. Georges Jean'ın kitabının Fransızca'sını buldum, en kısa zamanda alacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fransadan buraya gelince de diğerini alırsınız , vesile olduğuma sevindim. Şimdiden iyi okumalar dilerim :)

      Sil
  3. Yine harika bir yazı yayınlamışsınız öncelikle emeğinize sağlık:) Yazı İnsanlığın Belleği güzel kitap ama az ayrıntı vardı diğer öneriniz Yazı Kitabı' nı da edinmekte fayda var gibi görünüyor. Yazılarda arayı uzatmamanız dileğiyle... İyi haftalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim , biri daha görseller ile desteklenmiş o konuda fayda sağlıyor diyebilirim taşımasida diğerine nazaran daha kolay tabi :) çalışıyorum buna , iyi haftalar. Yorumunuz için teşekkür ederim :)

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Gayet güzel bir yazı olmuş. Kalemi görmekte ayrı bir sevindirici oldu benim için. Bende dün söylediklerimden tamen vaz geçtim ve 2 haftaya gelmez ise alcağım.
    Tarih dinlemeyi birazda iyi öğrenmemiz gereken şu zamanlarda gayet iyi olmuş.
    Nacizane bir kaç tavsiyet olacak blog ile alakalı, Tema ve iyi kategorileme. genelde blog sahipleri buna pek dikkat etmez. Okuyucu için yazının kolay bulunabilir olması gerekmektedir. Kullandın temada yorum butonu tepeye konmuş bu genele tamamen zıt ben her seferinde önce alta, sonra yukarı çıkıyorum. :D Bu konularda herzaman destek verebilirm.

    Sevgilerle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba , beğenmenize sevindim Tarih yazılarına da ağırlık versek iyi olucak o halde :) maalesef kalemimin son görüntüsü bu, kitabı alınca, kaybolmadan çekmiştim daha bulamadım :/ evet tema hoşuma gidiyor fakat o konuda iyi değil tamamen temayı değiştirmeye de korkuyorum bloger hata verip geçmiş yazıları sildi bunu yapınca bir kere o yüzden bakalım nasıl olucak , çok teşekkür ederim Tavsiyeleriniz ve yorumunuz için :) ve MB 32 alın siz de gelmezse , aklınızda kalacağına cebinizde kalsın.
      Sevgiler

      Sil
    2. Bence yorumların üstte olması blogunuza bir farklılık sağlıyor hepimizinki aşağı yukarı aynı boyle cok farklı ve de sevimli olmuş:)

      Sil
    3. Açıkçası alişkanlık zor geçiyor, ama dediğiniz taraftan da bakınca farklilik da iyi gibi. Kimin nerden baktığına bağlı :)

      Sil
  6. Güzel bir yazı olmuş.Yazının yakın tarihimize doğru yolculuğuna devam ederseniz daha da hoş olur diye düşünüyorum.Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim , evet güzel olur bence de devami gelir umarım.

      Sil